Beyzanur Gürz
2 min readNov 20, 2021

MUTLULUK

Güzellikler, çirkinlikler, kaçtıklarımız, var gücümüzle koştuklarımız, sürekli birbirinin yerini almak için çırpınan tüm zıtlıklar…Yani ki hayat. Mücadelenin ardındaki mutluluğu göremediğimiz zaman hayat oldukça yorucu olabiliyor. Aslında mutluluk hep var ve onu görmemizi bekliyor.

Birkaç ay önce, çok isteyip uzun zamandır hayalini kurduğum şey olmamıştı ve kendim için uzun bir yazı yazmıştım. Aslında iç döküş de diyebiliriz. Yazıyı, ‘’Umarım kısa bir süre sonra bu yazıyı silecek kadar çok mutlu olurum. Tüm umutsuzlukları, hayal kırıklıklarını geride bırakacak kadar çok…’’ diyerek bitirmişim. Kısa bir süre sonra yazıyı silecek kadar değil, denk geldiğimde ne zaman yazdığımı hatırlamaya çalışacak kadar mutlu oldum. Hep olduğu gibi, olmadığı için inanılmaz üzüldüğüm konu bana çok daha iyisiyle geri döndü. İyi şeyler mutlu edecek diye bir şey yok elbette ama mutlu etmeyen iyiye iyi demiyorum ben. Ön yargıyla yaklaştığımız olaylar ön yargımızı yıkıp yaşamaya şans verdiğimizde bizi nasıl da mutlu ediyormuş öyle. Asla dediklerimi yaşarken ettiğim şükürler ve kendimi inanılmaz şanslı hissettiğim günler bir ömür sürer umarım.

Hayat dediğim şeyin benim için tanımı, ahenkle dans ettiğim bir partner olabilir. Önceleri onun gibi dans etmeyi bilmiyordum. Yok yani ne yapsam ayak uyduramıyordum. Bir süredir keskin bir kararlılıkla o dansı en iyi ben edeceğim dedim. Şimdi ne güzel de dans ediyoruz. Fonda beni ben yapan müzikler var. Ritimli, ritimsiz, fazla durgun ya da dört nala doludizgin koşarak, bir başkası gibi yabancı, ben gibi karışık ve tanıdık, ruhum gibi özgür, mavilik gibi sonsuz, durdurulamayacak ya da durdurulmaya kıyılamayacak kadar ahenkli…Dansı en iyi ben ediyor muyum bilemem. Bildiğim şey, hayat ona ayak uydurunca ve onun da sana ayak uydurmasına izin verince sevimli bir partnermiş. Dansımız hiç bitmesiiiiiiiin💃✨